sevinmeli miyim bilmem? bu kadar uzak ve yasakken
ne olmalı taşıdıklarımın adı? var mı hakkım?
omuzlarım düşük
gönlümde binlerce veballe nereye gider ki bu iş böyle?
kırık aşklar cehenneminden geliyordum tek umudum cennete varmaktı
bir tek yeşil görmek nasip olmadı
kuş cıvıltıları vardı içimde bir yerlerde ve geçen yangınların külleri
düşlerim vardı
her damla ile düşen gözlerimden ve cam kırıkları gibi parçalanıp parçalanıp yine yüreğime dökülen
olmazlarla dolu belleğim ve bir o kadar arzuyla yoğrulmuş düşlerim var tanımlara sığmayan aşk mısraları var dilimde
ama anlatılamayan
tahminimce büyük bir sınav yine
hayallerdeki kadar güzel
eski aşk romanlarında kalma
ve ancak yeşilçam repliklerine yakışacak bir aşkla sınanıyorum
tıpkı yasak elma gibi cennetteki
dedim ya
öylesine güzel, ancak bir hayal olabilecek gibi
hep beklenen, hep özlenen o “deli aşk” gibi
ama bir tek ısırığın ardından
kalleşliğin bıçağıyla vurulup ölmek gibi
zor…
zor yapabilmek.
bir tek adımla kavuşabilecekken
uçurumlara düşmek, bir yardan düşüp başka bir yarin koynunda uyanmak gibi
sevinmeli miyim bilmem?
bu kadar uzak ve yasakken ne olmalı taşıdıklarımın adı? korkuyorum.. .
sanırım her şey sol yanımda saklı kalmalı…