Beyaz bir atın yelesine tutunup
Bembeyaz, apak bir düşe sarınan
ve
Kar beyazı bir dağın tepesine savrulan
Sevgili…
Daha fazlasını oku
İHANET
YİTİK BİR KIZIM BEN
Yitik bir kızım ben
Bu Şehr-i Stanbul’da.
Sokaklarında
Adımlarım saklı
En tazesinden.
ÖLÜ SEVGİLİYE AĞIT
Adın
Boynumda bir yağlı ilmek.
Hangi yöne dönsem
Bir harf daha eklenir
Fermanıma..
ERGUVANLAR SERİN ÜSTÜME
SENİ GÖRSEM
Seni görsem, sanki bütün dertlerim bitecek aşkım!
İçim açılacak, gönlüm sevinecek
Tekrar bir küçük kız olacağım
SEN OLSAYDIN BUNLARIN HİÇBİRİ OLMAZDI
Sen olsaydın, öyle ulu orta kimse kapımı çalamaz,
Bin sıkıntı;
Bin bir üzüntüyle kalbimi parçalamazdı.
Sen olsaydın korurdun beni, kollardın!
Sen olsaydın
Resminle konuşmaz,
Resmine sarılmaz,
ÖLÜ KIZ
Irmak kenarında çınar ağacı
Ölü genç kıza gölge olur gün boyu.
Kız sabahlara kadar dolaşır
Köy sokaklarında.
Arar ayakkabısının tekini,
Bulamaz.
SEN GİTTİN
sen gittin
uzun bir yola yola….
cebinde,
yaban atlara vermek için sakladığın akide şekerleriyle…
GÜCÜME GİTMEZ İDİ
Gücüme gitmez idi kafir kast etse bana / Dost elinden kalkan hançer gönlümü bizar eyledi
Seher vakti namazında
Namazında, niyazında
Hem kışında, hem yazında
Kurban olam,yar sana ben..
Gökyüzünde turna olsam
Göllerinde suna olsam
Çeşmelerde kurna olsam
Kurban olam yar sana ben
MELEK DEMİR GENCO
(68 yılında Osmaniye’de doğdum…Yağmuru çok olurdu memleketimin..Çinko damdaki pıtırtıları dinleyerek uykuya dalardık çoğu kez..Sarı sıcak yazların uzunluğunda, kızartma kokularını, minarenin tepesinden düşen serçe yavrularına mezar yapmayı, portakal çiçeklerinden kolyeyi,elimizdeki incecik çubukla kumlardan örümcek çıkarıp, tesbih böceklerini yuvarlamayı öğrendik küçükken..Bir de portakal kabuğunu saçlarımıza sürersek saçlarımızın uzayacağını yağmurda..Sonra küçücük kardeşimin ölü bedenini, çırçıplak bir tahta teneşire yatırıldığını, havanın çok soğuk olduğunu, kardeşimin üşüdüğünü, onun yerine benim ölmem gerektiğini, ölünün nasıl bir şey olduğunu anlamak için nefesimi uzun uzun içime hapsedip tuttuğumu, kardeşimin acısından damlara çıkıp ağladığımı, öylece uykuya daldığımı biliyorum bir de…Sonra zaman geçti…Zaman bir kez, bir kez daha geçti..Hala bir yerlerde bebeler ölüyor, hala bir yerlerde bir annenin kalbi sızlıyor en ince yerinden ve hala hayat devam ediyor…)
YOLCULUK
serin bir kuş geldi gökyüzünden
kanatları bin bir renk,
bin bir emekle boyanmış
küçük, kızıl gagalı
mini mini bir serçe.