Demek alıp gittik birbirimizi ve dokununca sır olan bıçağın keskin zarafetinden taşan büyünün izi kaldı geriye.
Oysa siluetinde, yeryüzünün en görkemli uygarlıklarını kurmuş büyük insanların ruhu ışıldayan bu şehirde geceler bile aydınlık olurdu. Gecelere yaslanıp; kimi acemi ve uçuk hayaller kurar, kimi bu dünyada bir tutsaktan farklı olmadığını düşünür boğazın tepelerine karşılıklı oturmuş o bilge ve ermiş ruhlarla sohbete dalardın. Sonra özgürlüğü özlerdin, ne mehtabın denizde ki meltemle cilveleri, ne sesin ışıkla dansı, ne bin bir çiçek kokularının boğaza çarpıp baş döndüren sarhoş eden büyüsü, ne tarih ve buhur karışımının yıldızlara ulaşan gurur verici letafeti hiçbir şey senin özgürlüğe koşmak isteyen firari ruhunu susturamıyor durduramıyordu Daha fazlasını oku