Dün akşam yürüyerek gittim eve, dışarıda müthiş bir yağmur sağanak sağanak, bir an sen geldin aklıma yoksa yoksa dedim onun gözyaşlarımı bedenimi delice ıslatan. Korktum bir an, adımlarımı sıklaştırdım. Hani sana söz ettiğim bir sokak lambası vardı.nazlı nazlı yanmaya çalışan, hatırlamadın mı ? hani içinden bir peri çıkmıştı.Sana ulaşmasını ve kulağına güsell’i fısıldamasını istediğim perinin çıktığı lamba…. Akşam sağanak yağmurda,yine nazlı nazlı yanan o lambanın altında bekledim büyük bir umutla.. Yine peri gelir ve bu sefer içimdeki pişmanlığı sana fısıldar diye bekledim..
Saatler geçti. Sırılsıklam oldum. Yavaş yavaş bir üşüme aldı bedenimi.. Tam umudu kesmiştim ki lamba yeniden ışıldadı ve periyi görmeye başladı ağlamaklı gözlerim, evet yanlış görmüyordum o periydi evet gelmişti nihayet.. yaşlı gözlerime baktı. Bakışından her şeyin farkında olduğunu anlamıştım. Tebessüm etti öncelikle ve arkasından anlatmaya başladı her şeyi tek tek… bu kadar şeyi, bunca yaşadığımızı nereden biliyorsun dedim. Beni ilk gördüğün akşamdan beri sizinleydim zaten dedi..
Sonra küçücük bir şişe uzattı bana bir elin serçe parmağı kadar..nedir bu dedim.. Onun göz yaşı var içinde bu sana ondan kalan tek hatıra dedi.Yıkılmıştım sanki, çöktüm olduğum yere ve çığlık çığlığa ağlamaya başladım.. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp o küçücük şişenin içine akıyordu. Göz yaşlarımız birleşti birden , şişenin içinde kan kırmızısı bir renk aldı.. Şaşırdı peri ilk defa böyle bir şey görmüştü. Al dedim bunu ona götür..ve ona deki senin gözyaşın onun gözyaşıyla karıştı ve bu rengi aldı.O çok pişman,şu an sokak lambasının dibinde sağanak sağanak yağan yağmurun altında hıçkırıklarla ağlıyor ve seni bekliyor……
Belki döner ve tüm sıcaklığınla onu sararsın diye……
___________________________________________________________________________________________
Hakan OTYAKMAZ