“Mehmet Ali’nin anlattığı kayıkçı Yusuf’a”
sen o masada oturuyorsun, durmadan uykun geliyor, durmadan çay içiyorsun
ben esrarlı bir sabahtan aydınlık bir cumaya ağıyorum biliniyor kim olduğum
aklıma güvenmediğim ve biliniyor uzaktayım elma biriktiriyorum pul yerine
şimdi burada bir çiçek ismi ansam, yaz gelecek desem, bekleyelim
parlak fikir denebilir bulduğum cümlelere, iltifat edebilir bana insanlar
elimi sıkıp başarılarımın devamını dileyebilir, baş ağrılarım için bir koşu eczaneye gidebilir
ben denize inerim denize inince kızıllaşır sakallarım bir muharebe düşüyle
yusuf derim beni adana götür, beni götür, al götür, ısla da alnımı anlatayım
anlatayım yusuf: bu mavi yelkenin bu gemi azıya almış hayaletini, bu macera filmini
türk siyasi hayatını anlatayım canlı yayında, uykum gelsin çay içeyim
seninle bir anlaşma yapayım: iki şişe şarap karşılığında insanı anlat bana
insanı, hani şu durmadan sevişen, durmadan oy veren, durmadan yaşayan
tam da burada sen o masada oturuyorsun ben bir kuş sürüsü ekliyorum bu resme
canım sıkılıyor unutuyorum bir evimin olduğunu
unutuyorum, yeniden başlıyor benim uçsuz bucaksız sersemliğim
yusuf, sen ve ben bilmeden kardeşiz, yalnız benim yelkenim yok: uçamıyorum
______________________________________________________________________________________
İsmail KILIÇARSLAN