EYVALLAH

Sesine hüzün kaçmış bir adam vardı bu gece karşımda her ne kadar yalanlasa da. Korkular mı sardı seni de benim masum bebeğim? Korkular mı var yoksa artık rüyalarında? Gelecek artık ümit yerine ürpertiyle birlikte mi düşüyor içine? Vazgeçmek üzere misin benden? Söylemek mi zor, temellendirmek mi?

Mutlu olacaksan; inanıyorsan buna ben kesip atarım sol’umda ne varsa. Sol’um ölür kentin pis ve kuytu bir köşesinde. Sabah çöpçü gelir, bir hamleyle alır ve daha bir uzaklaştırır senden korkma. Kalan taraflarımı kendi ellerimle parçalarımı gücüm yetmeyecek gibi olursa nasıl da “istemediğin” gelir aklıma cesaretim artar. Tabi bir kenarda kötü günler için saklarım yaşanan an’ları.

Eğer mutlu olacaksan, kabullenirim, ölürüm. Ben söyledim de sen inanmadın galiba “ölümüne seviyorum” derken. Demedim ki ancak seninle ölürüm diye. Ben kanımın her damlasını gözden çıkardım yanına gelirken. Ve dedim “ölürüm”. Nasılında değilim ben ve umurumda olmaz sol’suz da yaşarım.

Biraz fazla kanarım belki ama korkma tecrübeyle sabittir yaralarım. Ve onarma oyunlarım. Ben tine kanarım belki kim bilir günün birinde. Belki de sana hatta.

Ne olur söyle, eğer bu ise hal-i tavrını sen kulağıma fısılda. Çirkef bir ağızdan küfür gibi olmasın duyuşum. İsteme yeter ki, yiter giderim ben. Boş bırakırım sana uzanan koridorları kokunu silerim asansörlerden ve atlayıp atlayıp soluğu alırım bıkmadan uçurumun başında.

Çığlığım en uzun bir “eyvallah” kadar sürer.

___________________________________________________________________________________________

Çitlembik

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.