bir şey var: bir rüya bir kadın görüyor
bir şey: eksile eksile ve birdenbire
içimde inleyen yaralı bir köpekmiş meğer
ben onu yıllarca, bulamadım şimdi neye benzettiğimi
bu steril, bu karanlık sokakta, bu kıyamette
kim kimi vurur, kim ölür kim kalır, kim artar bu savaştan
şövalyeler, mimarlar, papazlar, şarap mahzenleri, poker
bu steril kaldırımda a benim kara kuzum, bu sevişmesiz saatte
kabul, herkes kendi içinde kıvrılsın, kendine sorsun soruları
kabul, mesela yere düşen bir çocuğun alınmasın intikamı
yaşayalım: yaşadıkça diyelim ki işte bu birinin öyküsüdür
korkusundan kimselere anlatmaz gene de bilinmelidir
sarı toprak, sessiz yortu, kimine sıcak yatak belki bir ıslık
şeytan kovan ayini, kesilen horoz, atlanılan kül, dökülen kurşun
yani ki derinden derine öyle olmadığına inanmak
neye sayarsanız sayın bilinmez bir köşede kimin kime ne ettiği
ben, kalıpları, imgeleri, dizeleri tekrarlayan biriyim
bilemezsiniz, hem yeşil gözlü hem şaşkın hem epeyce iriyim
sıkılırım bazen avcumun terlemesinden bilirim sıkıldığımı
ölürüm genellikle: hepiniz ölürsünüz, bunu bir tek ben itiraf ederim
“uzak ilahi” koydum şiirimin adını, okuyan anlasın istedim
“kar yağıyor” da olabilirdi örneğin, bu da anlatırdı olanı biteni
kızımın buğdayı, iyilerin duası, devrimci bıyığı ve falan ve filan
ayağa kalktım, su içtim, parmaklarımı kütlettim ve bitti
___________________________________________________________________________________________
İsmail KILIÇARSLAN